Sömestr ve yaz tatillerinde döndüğümüz ev, hayatı sorgulama ve gelecek planaları kurma yeri. Özellikle Baki ve Kalyoncu tarafından tamamlanan bu mekan dünyanın en acayip yerlerinden biri olarak UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır. Petkim ve tüpraş gazlarının körfez sularıyla tepkimesi ve soğukta içilen (moruk kısa yoldan) 2 extra sayesinde beynimizin sağ ön lobundaki değrimendere nöronları hızlıca çalışmaya başlar. Böylece kendimiz kah Playstation oynarken, kah Rainbowa giderken, kah plan kurarken, kah hayatı derinlemesine irdelerken buluruz. Evde sıkılmak ta yine bu nöronların işidir. Bu etki tepki sayesinde evde asla eğlenemeyiz hep yatarız, hayvana döneriz. (Sözlüğe değrimendereden girilen entrilerin oranı, bunu gösteren gerçek bir kanıttır). Outlet Centre dan alınan pantolonlar ve ayakkabılar sayesinde bu sıkıntı ve sıkışma sürecini gittiğimiz her yere taşırız, bir süre değirmenderede bulunduğumuzu tüm insanlara gösteririz.
Bu yörenin bir diğer acayipliği de insanı şekil ve kimya olarak mutlaka değiştirmesidir. 100 denek üzerinde yapılan araştırmaların sonucu olarak görülmüştür ki bir hafta değirmenderede kalan 16-25 yaş arasın gençlerde %50inde saç kestirme, %40 ında sakala yeni şekil verme, % 24 ünde yeni kıyafet alarak tarz değiştirme, %70 inde ise istanbula yeni planlarla dönme saptanmıştır.
(bkz. Abartma, hayırlısı de b'oolum şiştim senin artık planlarından ya)
(bkz. Plan olm işte, sen bimiyosun ki bambaşka bi adamım artık)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Bu nöronların farklı türleri de hemen her türlü tatilci, fakat boş tatilci, sıkılan öğrenci bünyede gözlemlenebilir. Sıkıntıdan ne yapacağını şaşıran bu "tür", kah alışveriş kah plan yapar. Kah PES kah tavla oynar, çay içer, Rainbow'a, olmadı kendi mahallinde benzer neresi varsa oraya gider. Karagöz'ü toplumun kanayan bu yarasına parmak bastığı için tebrik ediyoruz.
(bkz. Resmi açıklamamdır: Erasmus'a gitmiyorum.)
Karagöz, bu "entry"sinde, sosyolojik bir olguyu tüm yönleriyle açıklıyor ve verdiği rakamlarla işin bilimsel yönünü de ortaya koyuyor; ancak özellikle Outlet Centre olgusunu da işin içine katarak, bizi büyülüyor, adeta ayakta alkışlanmayı hak ediyor..!
Her sözlük yazarının okuması gereken, sözlük yazarının toplumla ilişkisinin nasıl olması gerektiğini gösteren bir "entry".
Ayrıca, bu "entry"nin müdür'ün yorumuyla birlikte okunmasını ve erasmus'a gitmeme kararıyla birlikte değerlendirilmesini de, değirmendereyi daha iyi anlayabilmek açısından, okuyucuya öneriyorum.
Yorum Gönder