9.12.2008

"nerede o eski bayramlar..."

eskiden bayramın yaklaşmasıyla birlikte evde herkesi bayram hazırlığı telaşı sarardı. "bayramlık" alınırdı, sırf bayramda giymek için. sonra bayram sabahı kalkılır, bayramlıklar özenle giyilir, bayram namazına gidilir; bayram süresince eş, dost, akraba ziyaret edilir, uzun zamandır görmediğimiz yakınlarımızla ve dostlarımızla da, vesileyle hasret giderilir, herkesin gönlü hoş olurdu.
kim bilir, belki hala yaşanıyordur bunlar.
ama dünyanın bir yerlerine de ramazan, kurban gelmez oldu; aranır oldu o eski bayramlar...

yeni yıl, yeni imaj

sözlük yeni yılında yepyeni tiplerle dönmüş hayatımıza. hayırlı olsun...
(bkz. "halledelim şu göz işini"
bkz. "neden abi?"
bkz. "e görmüyoruz?!"
bkz. "herkes ful bizi görüyo bi biz mi görmüyoruz?"
bkz. "ya.."
bkz. "hadi abi hadi..")

çifte bayram: sözlük 1 yaşında

efendim, islam aleminin kurban bayramını kutlarken, sözlüğümüzün de birinci yaşını kutlarım. nereden nereye... işte istatisliklerle bir yıldır sözlük:
-toplamda 13 yazarı var.
-bir sene içinde 203 başlık girilmiş. yorumları saymak ise imkansız :)
-her türlü konu başlıklarda yerini bulmuş: müzik, siyaset, gündelik yaşam, komiklik, şakalar...
-sözlük uzak diyarlardakilere yakın olmamıza vesile olmuş bazen de aynı sınıftaki, aynı okuldaki arkadaşlarımıza laf söyleyebilmemizi sağlamış.
-gençlerin ortak duygu ve düşüncelerini korkmadan dile getirebildiği bu uygar platform sene içerisinde bir kez sansürlenmiş, yayın hayatı mahkeme kararıyla durdurulmuş.
-yine benzer istatistiklere göre sözlük cep telefonu, mail vs birçok iletişim aracından daha kolay bir iletişim yolu olarak bellenmiş.
-bazı yazarlar sözlük radyosundan dinledikleri müziklerle kah neşelenmiş kah mutlanmış...

sevgili yazar arkadaşlarım, sizin ve ailenizin bayramını kutluyor, sözlüğümüzü ise birinci yaşında alnından öpüyorum. görüşmek dileğiyle.

7.12.2008

bayram mesajı

Sözlüğün bir diğer işe yarar hali yeni geldi. Gurbetten sevdiklerinize topluca bayram tebriği gönderebiliyorsunuz. Herkes baksın:

Tüm sinsisözlük ailesinin bayramını kutlarım. Benim için de et yiyiniz. Benim için de yaşlıların ellerini, küçüklerin gözlerini öpünüz.
Ailelerinizin bayramlarını kutladığımı hatrınıza gelirse iletiniz. 13 Şubat yalancı vuslat, 17 Şubat esaslı vuslat; dayanınız, dayanıyorsanız tabii.

Hadi herkese iyi bayramlar.

30.11.2008

müdüre çok geçmiş olsun partisi

kendi kendime organize etmeye karar verdiğim aktivite. müdürümüzün başına gelen bu talihsizliklere artık bi dur demeye karar veren herkesi tek bir çatı altında toplamayı umuyorum. tarih: en uygun okul sonrası gün. mekan: müdürümüzün paşa gönlünün bileceği yer. görüşmek dileğiyle.

27.11.2008

sınıfa kedi sokmak

yeni bulduğum rahatsızlık verme biçimi.

25.11.2008

"ben istemiyorum ki idare seneye kalsın"

U. Özkan'ın bugün sınavdan önce tüm öğrenciler adına söylediği harika cümle. Hepimizin hislerine tercüman olmuş, derslere öğrenip geçmek niyetiyle değil "aman seneye sorun çıkmasın" mantığıyla yaklaştığımızı ispatlamıştır.
Şu dersler sınavlar arasında yapabileceğim tek entry bu oldu. kusuruma bakmayınız.

5.11.2008

duck walk

Gitar çalarken tek ayak üzerinde zıplarken, diğer ayağı bir öne bir arkaya sallamaktır.
Bu karizmatik hareketi Chuck Berry, müzik dünyasına tanıtmıştır.
Bu hareketi yapan sahnedeki karizmasını üçe, beşe katlarmış. (Son cümleyi ben attım)

2.11.2008

danke schön

ozan beyle başımıza gelen garip hadise.
31 ekim akşamı üsküdara gitmek üzere iskelede bekleyen ozan ve ekin oralarda öylece durmaktayken bir amca gelir. çakmak ister. sigarasını yakar. "danke schön" der. ozan ve ekin in yanına oturur. arada almanca birkaç kelime mırıldanır. ozan ve ekin çok da umursamazlar ama bir gariplik olduğunun da farkındadırlar.
yaşlı adam ekin'e "ben kızımı dışarı çıkartmıyorum" der. ekin "peki karınızı dışarı çıkartıyor musunuz?" diye sorar. adam "bazen" der. ekin, ozan'ı işaret ederek "bu bey benim kocam olur" der.
adam bocalar, özürler diler. "şimdiki gençler hoppaşinaşinanay" der. ekin ve ozan oradan uzaklaşırken amcadan "tchüss" nidaları duyulur.
ozan ve ekin'i zora sokan bu amcayı sözlükte yaşatmak isteriz.

1.11.2008

"Ata'mla aramızda bu kadar benzerlik olması beni çok şaşırtıyor."

Ufuk Karagöz'ün, "Mustafa" belgeseli esnasında Atatürk'ten yapılan "Birçok ordular idare ettim ama bir kadını idare edemedim" alıntısı üzerine verdiği tepki. Daha sonra aralarındaki benzerlikleri, çene benzerlikleri ve Mustafa Kemal'in de takıntılı bir rakamının olduğu örnekleri üzerinden saymaya devam etmiştir. Ayrıca Ufuk Karagöz'ün hangi orduları idare ettiği de bir muammadır...

29.10.2008

Mısır'da blog yazarlarının hapse atılması

Bugün Afrika'da basın özgürlüğü haritamı sunarken kafadan atarak içini doldurduğum olaylar bütünü. Türkiye'de en azından sadece erişim engelleniyor, Mısır'da adamları bir de kodese koyuyorlar.

Gerçi "bizim arkamız sağlam yaaeaeea, bize bişi olmaz".
Kapı gibi Müdline'ımız, başarıyı azimle harmanlayan Saru&Dikmelik Hukuk Birliği'miz var.

The Beatles'ın Amerika'daki ilk röportajı ve araba yolculuğu

Karagöz ve Dikmelik ikilisinin Veliefendi'de verdikleri röportaj ile bu röportaj-yolculuk ikilisinin kimi benzerlikleri vardır. Ancak buraya gelmeden önce bu röportajda sorulan saçma sorulara ve verilen harika cevaplara bir bakalım istiyorum.

Amerikalı çığlık atan kız topluluğu: Say something! (Aksanlarını duymak için)
The Beatles: No. (Olabilecek en sert İngiliz aksanı ile)

Aynı kız topluluğu: Sing something! (Amerikalı kibiri işte ne olacak)
The Beatles: We want money first, talk to our menager. (Gülüşmeler)

Denyo, Amerikalı bir gazeteci: Are you guys gonna have a hair cut? (Amerikalılar'ın uzun saça olan alerjilerini liseden yeni mezun olmuş ve hemen saçlarını uzatmış bir genç olarak gözlemlediğimden yazıyorum bunu buraya)
The Beatles: No.
Karizmatik bir Beatle: In fact, I just had one yesterday.

Gelelim araba yolculuğuna. Bir kamera arkada oturan 3 Beatle'ı (McCartney, Ringo ve Lennon sanırım) çekmektedir. Burada elinde bir el radyosu tutan McCartney, radyonun kendi şarkılarını çalmasına ve radyoda kendileri hakkında söylenenlere şaşırmaktadır. Grup üyeleri aralarında tam güzel bir geyiğe bağlayacakken, ancak Spielberg filmlerinde yaratılan bir durum meydana gelir. Bir anda arabanın dışından korkutucu çığlıklar gelmeye başlar, sonra çığlıklar yaklaşır ve bir sürü Amerikalı genç kadraja girerek bu çığlıklara vücut olur. Tarkan'ın klibini nereden çaldığını burada öğreniriz. Bir sürü genç çığlık çığlığa arabayı takip etmektedir. Hatta cengaver bir genç, elindeki kamera ile bu grubu kaydetmeye çalışır. Tam o sırada araba camında Karagöz&Dikmelik röportajı ile ortak noktayı oluşturan "at" belirir. Evet, at üzerindeki polisler de The Beatles'ı görebilmek için zavallı atları dört nala koşarlar. Ayrıca şaşıran gazeteci, cool röportaj özneleri bu iki durumun diğer ortak özellikleridir.

Sonuç olarak bunu neden yazdım? Derste şarkıları dinlerken boş boş oturmamak için. Sonuçta ilginç bir röportaj-yolculuk, ilginç benzerlikler... Hayatı çekilir kılan bu tip sevimli ayrıntıları belirtmek gerekir. Sonuçta belirtmeyen eşşektir.

28.10.2008

sözlüğün kapanması ve sonra açılması

diyarbakır sulh ceza mahkemesinin sözlüğü okuduktan ve yaptığı hatayı anladıktan sonra "ya ben buna çok gülüyom yaeaeae" nidalarıyla blogumuzu tekrar kullanıma açması.

(bkz. birilerinin bi yerde bizi okuduğunu biliyordum)

23.10.2008

şport

patenti bana ait giyim tarzı. şık ve spor. müdür yanık'ın takibiyle hızlı bir yükseliş olacağını umuyorum.

Sıkışma Tuş Kilidi

Çok zor durumlarda başvurulan eylem. Misal ; hiç tanımadığın kalabalık bir ortama girdin kimseyi de tanımıyorsun yabancı gözler sana çevrilmiş sosyalfobinin dibine vurmuşsun hemen elini aslan pençesi şeklinde cebine götürür nokia marka telefonunu çıkarırsın.Ardından ilk etapta "tuş aç" ardındanda "şimdi *'a basın" görülür telefonun ekranında. Yalandan açarsın tuş kilidini bu 10 saniye götürür sonra tekrar menüye girer ve * 'a basarsın tuş kilidini kapatır ve güven ve rahatlıkla ortamlara akarsın.

(bkz: ben bugün bunu yaptım )

22.10.2008

Bu kayda verilen bağlantılar

Sözlükte yeni peydahlanmış hede.
Nereden çıktı bu şimdi? Fazla teknoloji beni zorluyor, diye düşünmeme neden olan fifi.

The Beatles

John Lennon, Paul McCartney, George Harrison ve Ringo Starr'dan oluşurlar.
Çıkardıkları ilk albümün ilk şarkısı "I Saw Her Standing There", çıkardıkları son albümün son şarkısı "Get Back"tir.
Yesterday'i ilk kez hayran çığlıkları arasında Amerika'da bir konserde söylemişlerdir. Lennon'ın "Bakın bunu daha önce hiç yapmadık" diye bir girişi vardır, İngiliz aksanını bir kere daha takdir eder insan.
John "Winston" Lennon'ın bu göbek adını niye aldığını buraya yazmak istemiyorum. Aralarında en "burjuva" olan Paul'imiş, diğerleri hep işçi ailelerinden geliyormuş.
Ringo küçükken çok hastalanmış ve 13 yaşında okulu bırakmak zorunda kalmış. Ayrıca kendisi her yere kendi yemeğini götürürmüş, asla başkasının yaptığı yemeği yemezmiş. Bağışıklık sistemi kötüymüş kendisinin.
İlk isimlerinin arasında The Beatals, The Silver Beetles, The Quarrymen gibi saçma adlar yer almaktadır. Aynı şeyi "I Wanna Hold Your Hand"in müziği için de yapmışlar. O güzelim melodiyi, melodinin ruhuna hiç gitmeyen sözlerle bezemişlerdir. (Evet, bay ripley yeni müzik teorisi "melodinin ruhunu" takdim eder)
Grubun logosunu Ivor Arbiter isimli muzik aletleri satıcısı büyük bir tesadüf eseri tasarlamıştır. Grup için ilk davulu alan Ringo, "Abi, şu davula bir Beatles yazıver ya" demiştir ve Arbiter o efsanevi logoyu çok küçük bir fiyat farkı karşılığında böyle yaratmıştır.
British Invasion kalıbı grubun Amerika'daki etkisi üzerine kullanılır.
Son konserlerini San Fransisco'daki Candlestick Park'ta vermişler.
Kanımca The Beatles'ın bu önemi ve kalıcılığı, evrensel bir kültürden bahsetmek zor olsa da, çeşitliliği tartışılmaz bir dünya mirasından beslenmiş olmalarıyla açıklanabilir. Müziklerinde Rock entrümanları sitar ile Aralık 1965'te çıkardıkları Rubber Soul albümlerinde buluşmuştur. Hatta bir noktadan sonra hangi enstrümanın ne olduğunu anlamak zorlaşır paslı ve eğitimsiz kulaklar için. Gitar mı sitar mı diye düşündüğünüz enstrümanın piyano olduğunu öğrenerek şaşırabilirsiniz. Bu albümdeki Norwegian Wood isimli şarkıya dikkat çekmeden bu yazıyı bitirebileceğimi sanmıyorum.
Sonuç olarak, büyük adamlardır ve biz zaten bunu çoktan biliyoruz; ama bir kere daha bunu belirtmenin yararını da şahsen yadsımıyorum.

18.10.2008

kısaltmalarla b. yannick

güzel bir ismi olmasına rağmen neden ısrarla kısaltıldığını anlamıyorum. ama bu bir spor haline geldi artık. iki ayrı kategoride inceleyebiliriz: müdürle kurulanlar ve barbarosla kurulanlar.
önce müdüre bakalım:
müdline
müdzilla
müdlüman
mücü
.
.
.
barbarosa gelirsek:
barb
barbi
barbunya
.
.
.
hepsini yazmak mümkün değil ben sıramı savıp işi yaratıcılarına bırakıyorum.

sözlüğün ihtiyacı olan format

dün akşamki ulu-müdlüman (bu da ayrı bir entry konusu)-eko konuşmalarından çıkan sonuç. size haberi vermekten mutluluk duyarım.
efendim bir yılı deviren sözlük artık yeni bir görünüme ihtiyaç duymaktadır. bir arama motoru olsun, eski entrylere kolayca ulaşabilmek olsun, sözlük modern çağın ihtiyaçlarına uyum sağlamak zorundadır. moderatorlerden biri olarak bu değişikliği en kısa zamanda yapmayı deneyeceğimi bildirmek isterim. içte ve dışta tüm sevenlerimize yeni sözlük sözü hayırlı olsun.

16.10.2008

elbow

Anadilimde "dirsek" anlamına gelen bu grup, yeni kişisel keşfimdir. Kendilerini "the fix" isimli şarkıyla, sözlüğün yanındaki last fm ikonu sayesinde buldum.
(bkz. Sağ ol, var ol Ekin, ellerin dert görmesin)

Kendilerini bulduğum anda, şimdi söylediğimi en iyi Ozan Küren anlayacak çünkü o an oradaydı, Pinhani'yi bulmuş gibi sevindim demeliyim.
Hani yıllardır aklınızda bir şarkı vardır, o şarkıyı yapan birileri çıksa dersiniz, bir anda da duyuverirsiniz o şarkıyı, sevinçten geberirsiniz, hah, işte öyle.

15.10.2008

Aloha Hawaii

Elvis'in en ünlü konserlerinden birisidir. Tarihte uydu ile canlı yayınlanmış ilk konser özelliğine sahip bu konserin DVD hali de bulunmaktadır.
Kral beyaz takımları çekmiş, boynuna Hawaii çiçekleri takmış, şarkılarını söylemektedir. Suspicious Minds performansı mutlaka izlenmelidir. Rock ikonu bu konserde sürekli terlemektedir, bu büyük bir olay olur sonrasında.

karate

Elvis'in Almanya'da askerlik görevini yaparken öğrendiği ve daha sonra kariyerinde kullandığı Uzakdoğu kökenli savunma sanatı.
Elvis'in oynadığı bir komedi-müzikalde Kral'ın dans ederek nasıl karate yaptığı gözlenebilir.
Bir insan karateyi bile bu kadar stil sahibi bir şekilde mi icra eder arkadaşım?

düzenbaz elvis

Bugün Rock Tarihi dersimizde irdelenen önerme. Yanlışlanmıştır, hem de Türkçe konuşan Macar bir arkadaşım tarafından.
Love Me Tender'ın kendisnin ilk filmi olduğu ve 1954'teki That's Allright kaydının Rock'ın başlangıcı olarak sayıldığı öğrenilmiştir.
Kendisini saygıyla anıyoruz.

14.10.2008

en son toplanma

berk-ulu-müd-ufuli-ozi-ikerto 'nun en son aynı anda aynı yerde bulunduklarına ilişkin tahmini rakam.

(bkz: Türkiye - Portekiz Avrupa Şampiyonası Açışı Maçı)

(bkz:Minder)

11.10.2008

samsayı yemek

kafka kafede ve sonrasında başımıza gelen hödö. iki şekilde kullanımı mümkündür:

1) kafka kafedeki çizimleri, duvarlardaki yapıştırmaları anlayamamak, kafa karışıklığı, "herhalde bu da metamorfoz mu ne ki bu şimdi?!" soruları, ağızdan anlamsızca fırlayan aforizma sözcükleri vs.

2) müdür- nihan- ekin olarak tespit ettiğimiz, adına da yaraşır bir deyim. hayatın karmaşasında (!) dar yorumlarlar, çıkarcı tavırlar sergileyerek, geniş düşünmeden "yaeaaaae" deyip geçememek ve nihayetinde bir sabah dünyanın müstahakımızı vermesi üzerine samsa'yı yemek, gregor samsa olarak uyanmak.

9.10.2008

uyuyamamak

Bir Paris klasiği.

aşkısı s.ç.s k.i.b öpücüx

Berk Kalyoncu'nun sözlüğümüze kattığı sesleniş, iyi dilek ve eylem topluluğu.
Kendi hakkında açılan başlıklara yorum yapmama geleneğinin doğurduğu başlık.
Akla aniden Demre'nin evimize taşınmasıyla ilgili Saru'nun yıpratıcı yorumunu getirmiş, bizleri derin düşüncelere salmıştır.

Ayrıca sözlüğün gittiği hali görüp dertlenmek için iyi bir referans noktasıdır ;
(bkz. O kurnadan bu kurnaya çirkef sıçramış - Onbeş yaşında da Berkitto Bey/Saru-han kimlere aldanmış)
(bkz. Sizleri tanıyamıyorum dostlar, ben mi değiştim hayat mı değişti)

8.10.2008

O değil de bir Ozan Küren vardı ne oldu ona?

50.sanat yılını mı kutluyor İlhan İrem gibi bilmem ama bir Ozan vardı ne oldu ona ?

Müthiş Taraftar İlker

İlker Hepkaner, kendi başına bir taraftar grubudur. Her zaman her yerde desteklediği görüş takım ya da kişiye "hep destek, tam destek" verir. Maç sonrası yuhalamaz,yönetime ve futbolculara karşı slogan atmaz, tezahurat yapmaz, faul orta sahada da olsa penaltı ister, şakalarla PES 6 müsabakalarına renk katar, ismini vermek istemediğim bazı arkadaşlar gibi çirkinleşmez, fanatizmini en güzel şekilde oyuna ya da tartışma ortamlarına yansıtır. Ayrıca en mantıklı taraftar grubudur. Sırf takım tutmak için takım tutmaz. Chelsea'ye karşı Wigan Athletic'i tutmaz mesela. "Akl-ı Selim"i de temsil eder. Mantıklı davranır. Mazlumun yanında değil güçlünün yanındadır, haklının yanındadır, kalitelinin yanındadır. Teşekkürler İlker Hepkaner, çizgini hep koru, hep böyle kal.

4.10.2008

Yeni sezonun ilk daveti

Şahsım tarafımdan yapılan davet. (Çok afedersin) Yeni Bilgisayarımın şerefine Turnacıbaşında yapılmasını istediğim pes 6'dan pes 2009'a kadar geniş bir oyun hinterlandı olan turnuva daveti. Katılımları özellikle Müd ve Saru'dan bekler Oz'dan da seyirci desteği isterim . Paris'ten de sıkışma destek gelirse ihya olurum. Bilginizee.

2.10.2008

Dünyada 250.000 İnsan Yaşıyor Teorsi

Bu teori 2008 yazında, Tekirdağ'da ortaya atılmıştır. Teorinin kim tarafından ortaya atıldığı ise tam bir muammadır. Saru, Müderris ve Karagözotti kod adlı şahıslar teorinin kendilerine ait olduğunu iddia etmekle beraber henüz bu iddialarını kanıtlayamamışlardır. Fakat en güçlü argümanlar Karagözotti'nin olduğundan bilim dünyasında, Karagözotti teorisi olarak ta bilinir. En az kabul gören isimse Saru'dur.

Bu teoriye göre dünya üzerinde 100.00o Trakyalı, 100.000 İzmirli, 50.000 diğer şehirli insan yaşamaktadır. Bunun kanıtları aşağıda sıralanacaktır.

1) Karagözttinin teyzesinin yazlığını Saruların alması.
2)DR Tekin le Karagözotti'nin dayısının aynı fabrikada çalışması, ayrıca bu ikisi ve müderrisin Biga da yaşaması (bkz. Ercan Metal)
3) Eko'nun kankasının İlkerlerin Paristeki eve taşınması
4)Mümini herkesin tanıması.
5) Mp3 ün en seksi üyesinin Berrin Do nun sınıf arkadaşı olması

(ayrıca bkz. Bana laf konuşun, böyle bişe var mı ya, ha oğlusu, ha saru yavrusu, sen biliyosun böyle bir şey var mı? 250.00 diyo 250.000 geliyo.)

23.09.2008

açılan başlığa yorum gelmemesi ve üstüne açılan 7 başlığın yorum alması

işte budur benim sözlükten soğutan. Aman derim gözünüzü severim yalandan da olsa yarım aız da olsa şu garibana bir yorum. Vallaha özgüveni sona eriyür insanın yorum alamayınca.

(bkz:1 Ytl var mı abi )

22.09.2008

istik

şahsen en sevdiğim location kısaltması. istiklal caddesi manasında. kaynağı karagöz- kalyoncu gibi görünmekte. iddialara göre her şeyi kısaltabileceklerine inanma huyları geçen sene halı saha maçında kalyoncu'nun ulaş'a "ulu" diye bağırması ile başlamış.
işte bir takım örnekler:

cihan: cihangir
kaba: kabataş
orta: ortaköy
üskü: üsküdar
lahma: lahmacun
nargil: nargile
leop: leopar
istin: istinye
finük: finüküler
ilki: ilker
...

ve daha hatırlayamadığım binlercesi.

18.09.2008

röportaj

karagözle dün başımıza gelen garip hadisedir.

veli efendi'nin rüzgarlı ama heyecanlı atmosferinde, "atlara bakmak" üzere bir oraya bir buraya yürüyen çift, Aktüel Dergisi çalışanları tarafından durdurulur. "çok ilginçsiniz, burada ne işiniz var?!" gerekçesiyle röportaj vermeye zorlanırlar. karagöz ve dikmelik atlı sporlara karşı duyulan ilgiyi dilleri döndükçe basın mensuplarına anlatırlar, bir de üstüne hipodrom kıyısında poz verirler.

bu ilginç röportajı okumak, okudukça daha çok garipsemek isteyen yazarlara 25 Eylül ya da 2 Ekim'deki Aktüel dergisini almaları şiddetle tavsiye edilir.

17.09.2008

Paris Günlükleri

Paris'e giden sanatçıların tuttuğu günlüklere verilen genel ad. sinsisözlük evreninde ise İlk ve Müd'ün başlattığı, devamının gelmesi umut edilen Paris'te yaşanan ortak anıları kaydetme biçimi.
Efendim birinci günden başlamak gerekirse Müd'ün Metro Crimée çıkışında belirmesiyle, Fransa'da olduğunu sadece boulangerie'lerdeki kremalı pasta, jöleli tart ve elbette bir ya da iki croissant'dan anlayabilen İlk, mekan algısını iyice yitirmiş, bu da ona Gare de l'Est etrafındaki hayatı hem kolaylaştırmış hem de zorlaştırmıştır. Avare bir şekilde bir o yana bir bu yana bakınan zavallı öğrenci, Müdürünün şehre gelmesiyle mutlanmış, kendini yollara vermiş ve zaman algısını da yitirmiştir.
Tüm bu algı kayıplarının aslında körüklendiği nokta Montmartre'dır. Lorsque Montmartre nous semblait triste, İlk ve Müd bir şehrin nasıl olması gerektiği konusundaki fikirlerini iyice sağlamlaştırmakla meşguldüler. Montmartre müzesinin kendisi, içi, avlusu, müze içindeki Parce Domine , "Dur, dur seni n fotoğrafını bir de şu nilüferlerin yanında çekeyim" lafları müzeyi hem akıllarda hem de anıları elektronik görüntüleme cihazlarında ölümsüzleştirmiştir. Bu sırada üzücü bir şey varsa o da İlk'in çantasında unutulmuş President marka Camambert peyniridir ki bu İlk'in hayatını kokusuyla önemli ölçüde değiştirecektir.
Eiffel Kulesi dibinde güvercin besleyip karga kovalayan ikili, aynı zamanda "Seni yeneceğim Paris" nidalarını Seine üzerine salmıştır. Ayrıca ikiliye örseyi yediren iki olay olmuştur: Cour carrée'nin gece görünüşü ve Gibert Jeune'deki kitaplar.
İkilinin İlkay'ın odasında hep birlikte otururken bir kaş hareketi veya tek bir sözle gülmekten çatladığı dakikalar ise Paris'teki güzel anların ancak yüzde birini, ikisini oluşturur gibi görünmektedir.
Burada asıl varılması gereken sonuç, sinsice sızsa da, Müd iyi ki gelmiştir, iyi ki Paris'teki ilk hafta (ev temizlediğim haftayı ilk haftam sayamıyorum) kendisiyle geçirilmektedir ve ayrıca bu ziyaretlerin diğer sözlük üyeleri tarafından yapılması özlemle arzu edilmektedir, dilenmektedir.

örse'yi yemek

örselenmenin bir halidir. aniden oluverir ve sonrasında pont des arts'da içilen şaraplarla desteklenir. kişi kendini o ruh haliyle etrafına kötü enerji saçarken ya da "parmak" ve "bafi" kelimelerine deli gibi gülerken bulabilir.

Ulaş Özkan'ın sözlüğe sahip çıkması

sözlük hayatımızdan çıkmışken artık hiçbir şeyin konuşulmadığı anlarda sıkışma soru olarak "yaaeeee sözlük de cıvıdı yaaeeee " şeklinde diyaloglarla muhattap(ben muhattap gördüm , dayımın muhattabı var) olurken Ulaş Özkan'ın gelip sözlükü çekip çevreleyip etrafına çit döşeyip boyasını badanasını yapıp kullanıma açması olayı. Ulaş Özkan'ı tebrik ediyoruz(yürü be koçum). Demek ki Vefa İstanbul'da bir semt değilmiş yalnızca . Bozacısı da var (kötü espri olabilir ıyy mıyy yaptığınızı da görüyorum koca aptallar ).

16.09.2008

SSKB

Sinsi sözlükte kan kaybının kısaltması. Ramazan Hepkaner'in Paris'e, Gar de l'est'e gitmesiyle başlayan yaprak dökümü, Müdür'ün Fransa'ya evlenmeye gittiği dedikodularıyla hızlanmış ama korkulan olmamış, bir memoire yüzünden olaylar sözlük lehine gelişmiştir.

(bkz. Nereye gitin ya şehru "Ramazan")
(bkz. Küçük Hughette)

Atlı Sporlar ve İddaa

Koray'ın voliyi vurmasından sonra tanınan ve sevilen atlı sporlar, birkaç kez Veli Efendi'nin sıcak ve heyecanlı atmosferinin koklanmasıyla bir tutku haline gelmiştir. Özellikle Rokokonun kazığından sonra daha da bir hırslanan sözlük yazarları, atlı sporlara, ganyana, 4lü ganyana, plaseye, eküriye, maidene, bir daha kopmamacasına bağlanmışlardır.

İddaa'da gözler Kalyoncudadır. Juan Kaanla beraber hazırladığı "konti garanti" kuponlar iddaa sevenler tarafından yakın takip altındadır.

10.09.2008

sözlüğün yaz tatiline girmesi ve yeni sözlük yılı

son başlığın açıldığı 28.05.2008 tarihinden itibaren hiçbir başlık açılmamasından da anlaşılacağı gibi sözlük, mayıs sonu ile tatile girip, eylül başı/ortası gibi tekrar açılan birşeydir.. bu tarih aralığı hiçbir kurum tarafından belirlenmemiş, ancak yazarların paşa keyfine kalmış bir aralıktır.. yani, sözlük aslında canlı bir varlıktır ve her canlı gibi değişim halindedir.. esasında, sözlükte her an her şey olabilir..!
yeni sözlük yılının hayırlı ve uğurlu olmasını.. vatanımıza bolluk ve kudret, dünyaya barış ve her şeyden önemlisi, hepimize sağlık ve huzur getirmesini temenni ederim.

(bkz. sıkışmadan sözlük yılı açmak)

28.05.2008

çengelköy

kişi dolar da boşalmak, ağlamak ister; boğazına bir şey oturuverir, ama ağlayamaz. işte öyle bir şey...

9.05.2008

17 Mayıs 2008 GSÜ-fest Bluesjamshot Konseri

Bluesjamshot'ın ilk konseridir. Galatasaray Üniversitesi'nin deniz kenarı kampüsünde gerçekleştirilecektir. Başarılar dileriz.

8.05.2008

foça liman restaurant

Lezzet, hizmet ve fiyatlar, bir de şef garson Bayram on numara. Rotasyon aracılığıyla dün gece Bayram'la konuşmamdan sonra iyice yavşaklığı da ele aldık. Bundan sonra Foça'daki yegane uğrağımız.

rutin plus!

Nisan 2oo8'de piyasaya sürüldü, rutin'e ek olarak "salih'in yeri"ni içermektedir. Performans 5/5, kullanıcılardan tam not aldı. Tavsiye ediyoruz.

6.05.2008

rutin

istinye çay bahçesinde çay içip lokma yemek, emirgan'da mantı yemek, oradan beşiktaş'a yürümek, yürürken de bira içmek.

23.04.2008

sözlüğü bitiren hareket

bizzat tarafımdan gerçekleştirilmiş olan davranış. sözlüğü fotoğraflarla bir larousse a çevirerek herkesin tüm tadını aldım. buradan özür dilemeyi de kendime bir borç bilirim.
son entry 16 martta girilmiş. kuruluşundan bu yana hiç böyle sessizlik görülmemiş, utanç içindeyim.

(bkz. hatanı anlayıp özür dilersen, affedilirsin)

16.03.2008

oda

sinsisözlük yazarlarının pekçoğunun alakası olan oyun. ozan küren yazmış ve yönetmiştir. oyun sırasında ufuk karagöz oynamış, ilker hepkaner de arkada takılmıştır. grubun diğer yazarları oyunu izlemiş, "ozan'ın müzik klubü'nden arkadaşları" olarak oyunu beğendiklerini ifade etmişlerdir. kimileri kardeşleriyle, kimileri sevgilileriyle gelip bizleri mutlu etmişlerdir.
güzel oyundur, herkese tavsiye edilesidir, burdan soylemesidir.

13.03.2008

hayko çekmek

bir yiyenin bir de yemeyenin pişman olduğu aktivite.

heleki sana yapılıyosa şarkının gerici kısmını elin kolun bağlı beklemek allaaaaahımm ne sıkıntı verir var ya!

(bkz.haykoyla başlayan gün kafaya dökülen birayla biter)

6.03.2008

yakası açılmamış küfür

yaratıcılıkta son sınır.

kenet

fenerbahçeye penaltı atışlarında destek çıkan hareket. yeni öğrendim, evde tek başıma yapamıyorum.

27.02.2008

berk kalyoncu'nun günden güne artan ünü

berk kalyoncu'nun ünü günden güne yayılmakta, gizli hayranları peydah olmaktadır. kişiliğiyle, yaşam tarzıyla ve tabii ki sözlüğe yazdıklarıyla dikkatleri üzerine çekmekte, "bu adam da kim?" dedirtmekte, olumlu tepki almakta, kimi çevrelerde beğenilmekte ve efsane olma yolundadır bay berk. (to be continued)

(bkz. uçan kuş)

26.02.2008

25 şubat 2008 müdürle otobüste karşılaşmak

taksim otobüsüne binilir (ulaş-ece-nihan-ufuk-ozan-ekin). arkalara doğru ilerlenir. ortaköyden hareket eden otobüs çırağan sarayına geldiğinde bir iki koltuk yanda müdürün durmakta olduğu görülür.
sanki daha önce orada değildir müdür. sanki oraya ışınlanmıştır, yokluktan meydana gelmiştir. belki de hiç olmamıştır, sadece bir göz yanılgısıdır. kim bilir.

(bkz. gerçek mi rüya mı uyanınca da anlayamamak)

25.02.2008

Okunulan bölüm ile ilgili meslek sahibi olmak

okulda edininilen teknik bilgiyi pratikle besleme olayı. Eğer bizim için gerçekleşirse 2 siyaset bilimci, 1 felsefeci , 2 hukukçu , 1 uluslararası ilişkilerci ve 1 iktisatçı çıkaracağımız hede. Bu durumda ne duruyoruz helva yapalım diyip bir İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi kurabiliyoruz.
Bunun dışında alternatif plan olarak parti kurabilir bu topluluk. Çünkü Parti için ideal bi oluşum. Partinin adı da Sosyal Sıkışma Partisi. Tabi Parti başkanın Müdür olacağı su götürmez bir gerçek. Yeri geldiğinde ceviz kabuğuna katılacak Heidegger'den alıntılar yapacak yeri geldiğinde siyaset meydanında boy gösterecek Kant'a giydirecek , Erasmus'a deyinecek Machiavelli ile gönülleri fethedecektir.
Tabi partinin işaret müdür el dansı olacak, meydanlar müdür kürsüde görününce Yaşar'dan 
İstinye adlı parça eşliğinde patlatacaklardır el hareketlerini . 
Şüphesiz kuşkusuz partinin başkan yardımcı ve sözcüsü Ulaş Özkan olacaktır. Partinin Kadın 
Kolu Ekin Dikmelik olacak bir çok sıkışma eylem peşinde kadınları etrafında sürükleyecektir. 
Parti , Ozan Küren ve Berk Kalyoncu önderliğinde  Geleneksel Sıkışma günleri düzenleyecek , 
bu organizasyonlar Taksim ve Üsküdar'la başlayıp tüm yurda yayılacaktır. İlker Hepkaner 
mükemmel İngilizcesiyle partinin yurtdışı kanadını üstlenip , Kah Amsterdem , Kah Köln 
Avrupayı turlayacak bir çok sıkışma destek sağlayacaktır. Ufuk Karagöz partinin tanınan yüzü
olacak, Ufuk Karagöz'ü partide görenler " a bu şey deil mi , tiyatro sanatçısı bu " deyip
ismini tanıyamasalar da cismini tanıyacaklardır. Ancak Ufuk Karagöz genel itibariyle çok
yorgun olacağı için parti işleriyle pek uğraşamayacak "abi ben yatıyorum yarın erken kalkıcam"
deyip parti angarylarından kurtulacaktır.
Parti içi işler kağıt taş makas yoluyla çözülecek. Ne bileyim bi dilekçe mi yazılacak yok gidip
kaymakamla mı görüşülecek kağıt taş makası kaybeden koşuşturacaktır bu işlerle.
Partinin mühendis eksiğini Sakarya Üniversitesini 3.86 ortamayla bitiren Erdem Kapatacak.
Parti yararına Sakarya'da konteynırlarda konserler düzenleyecektir. Mitinglerden önce bilimum
solo atacak çoşkuyu verecektir. Milletvekili olursa Parti ona sıkışma kolormatik gözlük alacaktır.
Partinin tüzüğünün ilk 3 maddesi
" 1.Sıkışmayan bizden değildir. "
"2.Bırakınız sıkışsınlar Bırakınız sıkıştırsınlar. "
"3.Dünya sıkışsın lan."  
olacaktır.
Partinin bu 8 kurucu üyesi sürekli üyeler olup geri kalanlar sıkışma üyeler olacaktır.

(bkz: bak şuna sapıttı gene )

23.02.2008

21 şubat 2008 müdür dansı

daha önce görmeyenleri küçük çaplı kalp krizlerine sokan dans stili... bol alkolle servis edilir. afiyet olsun.

12.02.2008

Unutulan tatlar

Eskiye duyduğumuz özlemle yüzleşirken yitip giden çocukluğumuzun arkasından döktüğümüz göz yaşının İstanbulda bir barda, bir bardak şarap yanında elimize damlamasıyla şey eden youtube videoları.

(bkz. Jet İmam)
(bkz. Bülent Öztürk)
(bkz. Damat ferit paşalar gibi insanların aile işlerini burnunu sokan açıklamalr yapmak.)

8.02.2008

müdürün yeni laptopu ve arasına bir de üzerine koyduğu koruyucu bezimsi şeyler

ben yorum yapamadım. buyrun..

aile babası ulaş

malum, "beatles entrikaları"na yaptığı yorumla ulaş özkan "contingeant" ilişkilerin adamı olmadığı mesajını vermişti. kuvvetle muhtemeldir ki aramızda ilk o evlenip çoluğa ve çocuğa karışacak, çocuklarını omzuna alıp gülhane parkında gezdirecektir. aile saadetini kanımca ilk o tadacaktır. eğer herkesin evleneceği düşünülürse, muhtemel evlenme sırası şudur:

1. ulaş
2. ufuk
3. ozan
4. berk
5. ilker
6. barbaros

5.02.2008

beatles entrikaları ve ulaş özkan

bilgi: george harrison un o muhteşem something şarkısını yaptığı karısının daha sonra ona leyla yı yapmış olan eric claptonla kaçması, sonra georgeun onları affettiğini söylemesiyle clapton la malum şahıs patty boyd un evlenmesi, bu süreçte wonderful tonightın da ona yazılması ve sonra bi süre sonra hatunun claptonu da terk etmesi üzerine claptonun aynı hatuna old love ı yapması ve herşeyin dışında george harrisonun da john lennon un eski karısıyla evlenmesi gibi olaylar zincirinin varlığından bahsettiğimde

ulaş özkan'ın "ha. güzel şarkılar böyle yapılıyomuş demek. bizim işimiz zor! eğer böyle yapılıyosa bilelim hiç uğraşmayalım." demesi.

(bkz. görev adamı ulaş)
(bkz. ne kadınmış arkadaşım)

vedat özdemiroğlu

"sinsi" sözcüğünü son yayınlanan vösym fasikülünde tam yerinde kullanmış olup biz sinsi sözlük yazarlarından bir kaçının gönlünü fethetmiş insan.

4.02.2008

Sözlüğe yeni bir şeyler eklenmemesinin kişide verdiği hüzün

Bir umutla sözlüğe girip acaba birileri bi şeyler eklemiş midir ? kisvesi altında anasayfaya bakerken değişen hiçbir şeyin olmadığını görmek. İnsanın tadının kaçması. 

(bkz: de ki o na şerefsiz )
(bkz: de ki ey iman sahipleri )

30.01.2008

müdürün odasının sigara yasağının delindiği an

1.sigara savunma savaşı 2008: sigara içenler tarafından asla fetedilememiş belkide son kale olan müdürün odasına kendi annesi elinde sigarayla girdi ve odanın ortasına kadar farkedilmeden yürümeyi başardı. olay farkedildiği anda müdür tarafından geri püskürtülen işgalin etkileri şu şekilde oldu.

-savunma başarılı olsa da odada ilk kez bir nefes sigara içildi.
-müdürün odasında ilk kez birileri pasif içici oldu.
-olayı izleyen ozanın korkudan ödü patladı.

2. sigara savunma savaşı 2008: (told by müdür) bu savaşta müdürün annesi bu kez odanın içinde otururken sigara yakmayı denemiş. sigarayı yakmış.ancak hemen etkisiz hale getirilip saadet meyhanesinin yolunu tutmuştur. bu olayın sonuçları:

-kale içten bile fetedilemedi. anne diğer içicilerden hiç destek görmedi. şayet hepsi müdürün gazabından korktu.
-müdürün odasında sigara içilemeyeceği bir kez daha görüldü.
-tarihte çok önemli bir olay olmasına karşın bitiminde hiçbirşeyin değişmediği bir olay olarak kaldı.

(bkz. bu da böyle bir anı)
(bkz. eğ başını yürü saadet meyhanesine)
(bkz. sigara değil müdür öldürür.)

28.01.2008

BluesJamShot'ın MySpace sayfası

www.myspace.com/bluesjamshot adresinden ulaşılabilen alan.
BluesJamShot'ın kaydetmesi muhtemel demo kayıtlarını paylaşacağı ve konser tarihlerini ilan edeceği yerlerden biridir. Grupla bu alan aracılığıyla da iletişime geçilebilir.

23.01.2008

Sözlüğe Yeniden Çıkma Teklif Etmek

Bi ara cıvıyan ilişkinin tekrar alevlenmesi .


(bkz: sözlüğe çıkma teklifi ettikten sonra kaloriferde cevabu beklemek )

thank you very much

bir kaiser chiefs şarkısı... pes 2008'in soundtrackleri arasında yer alıyormuş, okuyunca ileteyim dedim çocuklara, sevaptır.

22.01.2008

ozan'ın "dayı şakası"

bu ne lanet, ne uğursuz, ne sinir bozucu bir şakadır?! bu şakaya maruz kalanlar eğer iki seçenek arasında kalsaydılar, dayı şakasının içeriğinden ve süresinin uzunluğundan dolayı "taşşşak geliyooo" şakasını tercih ederdiler herhalde! nihayetinde "taşşşak geliyooo" şakasında yalnızca bir cümle vardır ve ne kadar tekrarlansa da tükenir. oysa dayı bir insandır, yani bir dünya barındırır kendinde. "amang guzum dersinge iyi çalış damam mı?" ya da "hadiying guzum, yatıng artık" cümlelerinden tutun da "siz bana anağızıng babağızıng emanetisiz"e varan, türlü fiziksel sevgi gösterilerinin eşlik ettiği monologların ve bitmek tükenmek bilmeyen varyasyonlarının yöneldiği kişi olabilirsiniz.

20.01.2008

ozan şakası

ozan küren sıkıldığı zaman insanların başına gelen doğal felaket.

(bkz. dilini mi yuttun ha)
(bkz. derede yatan ufukun karnına top atma)
(bkz. ağzını skerim)
(bkz. denizden kum çıkarıp kafaya sıvamak)
(bkz. bicikukugi şeklinde yanak sıkmak suretiyle sevgi göstermeli şaka)
(bkz. eldeki gazete, ders notu, oyun metnine elle vurmak suretiyle düşürme)

dilini mi yuttun, ha?

bir ozan küren şakası.
gecenin dördünde mide sancılarıyla kıvranan siyaset bilimi öğrencisi arkadaşımıza tarçın çayı hazırlamak maksadıyla mutfaga uykulu uykulu girmiş ulaş özkan'ın maruz kaldığı, ultra-sinir bozucu ama bir o kadar da kahkaha attırıcı şakadır.
tüm gün anayasa hukuku çalışan bünyelerin farklı errorlar vermesi diye de açıklanabilir. ünlü error belirtisi mavi ekran siyaset bilimi öğrencisi arkadaşımızda mide ağrısı, ozan'da insanı delirtecek bir ritimle ve tekrarlarla gıcıklığı perçinleyerek "dilini mi yuttun ha?" cümlesini söylemek, ulaş özkan'da da ozan'ın yüzüne bakmamak, susmak ve gülmemeye çalışmak olarak gözlemlenmiştir.
arada sırada insanın aklına geir bu cümle, bir disko şarkısı olarak insanın içinde o ritimle tekrarlanır durur. dilini mi yuttun, ha? dilini mi yuttun, ha? dilini mi yuttun, ha?

14.01.2008

facebook'ta bluesjamshot

facebook'ta bir grup. üyelerini bekliyor. ekin'e yazıklar olsun diyecekleri bekliyorum. haklısınız da.

ortalamayı hesaplamak

her şeyin kötüye gittiğinin en açık belirtisi.

vizeyi bırak finalde toparlıcam abi

"ikinci dönem çalışıcam abi"nin upgrade versiyonu. öğrenci bu kez ikinci döneme bırakmadan finallerde dersinden geçmeyi kovalamaktadır. kolay gelsin.

her gece o gün derste yapılanları tekrarlıcam abi

bir öğrenci yalanı, şehir efsanesi. anlatılanlara göre yıllar önce bir öğrenci gece o gün okulda yapılanları tekrar etmiş ve sınav zamanı rahat etmiş.

ikinci dönem çalışıcam abi

birinci dönem yan gelip yatmış öğrencinin tek sığınağı. ben de dahil olmak üzere tüm öğrenciler bu tuzağa düşer. öyle ki birinci dönem anam okuldu dersti ne oldu demeden biter ve ardında derslerin çoğuna girmemiş, ödevlerini yapmamış, not toplamaya çalışan öğrenciler bırakır. pek tabi umutlar da ikinci döneme kalır. oh mis. rahat.

Poll!

Poll açmak istiyorum...
Murad 11 finalin kaç tanesinden direk geçip? Kaç tanesinden büt.e kalıcak? Kaç tanesinden toptan kalıcak?
Bu hususta bahisleri bile açabilirim...

AnayaSA

Anayasa ana çalışma konumsa ve ana öncelik ondaysa gerçekten korkuyorum bu halimden medeni çalışırken nolucak? kişilere bölünüp medeniliğimin özünü orda mı bulucam? Yada en baştan anaya sağ medeniye sol çakıcam ve devam edicem...

6.01.2008

Fran La Perla

Seçkin Öztürk insanına verilen ad. Çekirdek , Cm ve Tahtakaleden sevgilisine her gün hediye alma adamı. Duygusal-Terminatör , Temel Reis ve Kuş kafası birleşimi adam. Çok kaslı dövebilir bu arada. Bana tekme atmışlığı olup sevgilisine karşı çok romantiktir. Şu na da değinmeden geçemeyeceğim :

(bkz: çekirdek )
(bkz: bir günde kilosundan fazla çekirden yemek )
(bkz: çekirdekle zayıflamak )
(bkz: çekirdek çöpüyle evi enkaz altından bırakmak )

5.01.2008

ulaş özkan'ın hayta ismail'e benzerliği

ulaş özkan'ın sevecenliğinin ve naifliğinin nereden geldiğini bize anlatan olgu. hababam sınıfı'nın hayta, dalgalı saçlı, serinin yarısında askere giden, içten kahkahalar atan karakteri hayta ismail, meğer bizim zeytinburnu serserisinin atasıymış.
filmlerdeki ders çalışan genç imajı olsun, haylazlık yapan sınıf arkadaşlarına gülüşü olsun, tüm bunlar bize ulaş özkan'ın bu şahsın adeta bir kopyası olduğunu anlatmaktadır. artık bu aktörün her filminde ulaş özkan hatırlanmakta, saadet apartmanı daire 2'de arka odalardan gelen kahkahalarımıza yenileri eklenmektedir.
ayrıca bu olay ulaş'ın "agubi gubu gubu" diye sıkıştırılarak sevgiye boğulması seanslarını artırabilir, tespitimdir.

9 Ocak 2008 sinsi zirve

sözlüğün birinci ayını kutlama vesilesiyle düzenlenecek olan eylemdir. henüz sadece tarihi bellidir. ülke çapındaki 15.ooo yazarın merakla beklediği bu zirve*, tüm sevenleri buluşturacaktır şüphesiz. gelecek olan yazarlarımızı başlığın altına bekliyoruz. örneğin:

(bkz. ben gelirim dedi ekin)


(*)bir ilker hepkaner esprisi.

saadet kıraathanesi

saadet apartmanı daire 2'nin girişinin çay içilirken, tavla oynanırken, iddia kuponu yapılırken ya da boş boş muhabbet edilirken aldığı hal. kendisi duvardaki tabelayla da ayrı bir taçlanır.

tavla

meşgalelerin en güzeli.
bu eğlencenin sonuçları, yine takvimlerden takip edilir hale gelmişir. saadet kıraathanesi'nde tavla başına oturacaklar, alınacak sonucun sonsuza kadar bir yerlerde kayıtlı olacağının bilincinde olmalıdır.

2.01.2008

takımı yakmak

kendi kendini bitirmekle kalmayıp, ucu aynı çatı altındakilere de dokunacak fevri davranışlar sergilemek.

(bkz. n'aptın be oğlum, yaktın takımı)